Günümüzde diş hekimliğindeki teknolojik gelişmeler ve tıbbi birikim, ağız ve diş sağlığı alanında hastalara birçok yenilik sunmaya devam ediyor. Kişiler bu gelişmelerle, hem ağız ve diş sağlıklarını maksimum düzeyde koruyabilirken hem kendilerine göre estetik olan tedavi şeklini seçebiliyorlar. Diş hekimliği alanında sık kullanılan tedavi yöntemlerinden olan dolgu işlemleri de, bu yeniliklerle birlikte çeşitlenmiştir. Hastalar diş hekiminin tavsiyesiyle birlikte; gerek uzun ömürlü olanları, gerekse estetik olarak daha iyi duran dolgu seçeneklerini kendileri belirleyebilmektedirler. Yazımızda dolgu türlerini inceleyeceğiz ancak size “hangi diş dolgusu daha iyi” sorusunun cevabını verecek tek kişi, diş hekiminizdir. Çünkü her dolgu seçeneği, sizin için uygun olmayabilir

Dolgu Seçenekleri Nelerdir?

• Kompozit Dolgu
• İnlay ve Onlay Dolgu
• Amalgam Dolgu
• Altın                                                                                                                                                                                                             Amalgam Dolgu

  Civanın gümüş, bakır ve kalayla yaptığı karışımdır. Eskiden rutin olarak kullanılan bu karışım şu anda estetik kaygılardan dolayı çok tercih edilmemektedir

  Kompozit Dolgu

  Bu dolguya ismini veren kompozit aslında birbirinden farklı iki veya daha fazla malzemenin bir araya getirilmesiyle oluşan yeni bir malzemedir. Diş hekimliğinde kullanılan kompozit dolgu ise çok ince cam parçacıkları ve plastik karışımıdır. Kompozit dolgu günlük dilde genellikle beyaz dolgu ya da ışınlı dolgu olarak adlandırılır ve ekonomik olarak uygun bir dolgu çeşididir. Diş rengi ile uyumlu olduğu için de konuşma ve gülümseme sırasında görünen ön dişlerde sıklıkla tercih edilir. Estetik görüntü yakalanmasına yardımcı olur ve tek seansta yapılabilir olması da başka bir avantajıdır. Kompozit dolgu uygulanan dişin temizliği de kolaydır.

  Kompozit dolgu çeşidinin en büyük dezavantajı ise uzman doktorlar tarafından ustalıkla yapılamazsa ve ağız bakımı da iyi bir şekilde yapılmazsa diş ve dolgu birbirine tam yapışmayabilir. Bu durumda dolgunun kenarında tekrar çürük oluşabilir. Kompozit dolguların kullanım ömrü, yapılan dolgunun büyüklüğü ve kişinin diş sağlığına verdiği önemle değişmekle birlikte, doğru yapıldığında ve doğru kullanıldığında uzun yıllar problemsiz olarak işlev görebilir.

  Porselen Dolgu (İnlay ve Onlay

  Hastalıklı çürük diş dokusu çıkartıldıktan sonra oluşan boşluğun bu yöntemle doldurulmasına inlay denir. Tüberkül adı verilen çıkıntıların da hasara uğrayıp, ortadan kalktığı durumlarda kaybedilen diş yapısını tekrar oluşturularak yapılan dolgu yöntemine ise onlay adı verilir. İnlay ve onlay dolgular hastalıklı bir dişin restorasyonuna ve korunmasına çok önemli katkı sağlayan uygulamalardır. Tamamen kişiye özel  yapılan inlay ve onlay dolgular için günümüzde en çok kompozit ve porselen  tercih edilmektedir. Bu dolgular klasik dolgu yöntemleri ile restore edilemeyen durumlarda, iyi bir çözüm olarak kullanılmaktadır.

  Diş harabiyetinin fazla olduğu durumlarda, yapılan klasik dolguların komşu dişler ile temasını tam olarak sağlanması çok zor, çoğu zaman da olanaksızdır. Böylece bir dolguyla yiyeceklerin iki diş arasına sıkışması, hastalar için rahatsız edici bir his verebilmektedir. İnlay ve onlay dolgular laboratuvarda üretildikleri için bu sorun ortadan kalkmaktadır. Bunun nedeni, klasik dolgu yöntemleri ağız içinde sınırlı şekillendirmeleri yapma imkanı sunmaktadır. Ama inley ve onlay dolgularda ise olması gereken şekil üzerinde çalışılıp uğraşılarak laboratuvar şartlarında hazırlanmasıdır. İnlay ve onlay dolgular, klasik dolgulara göre çok daha uzun ömürlüdür.

  Altın Dolgu

  İnlay ve onlay dolgu ile birlikte en dayanıklı dolgudur. Diğer dolgu malzemelerinin içine altın katılarak yapılır. Altın dolgu laboratuvarda hazırlanır ve dişe yapıştırılarak uygulanır. Hem yapılışı hem de içeriğindeki malzemeler nedeniyle pahalı bir dolgu çeşididir. Uygulaması en az iki seansta gerçekleştirilir. Altın dolgular 20 yılı geçen sürelerde kullanılabilmektedir.

  Diş hekiminiz ile birlikte hangi tedavinin sizin için en uygun olduğuna karar vermeniz gerektiğini tekrar hatırlatmak isteriz.